Elektrikli araçları yollarda daha sık görmeye başlasak da almadan önce potansiyel müşterilerin neredeyse yarısının aklında şarj süresi oluyor. Peki neden elektrikli araçları benzin doldurma gibi kısa bir sürede şarj edemiyoruz?
En hızlı şarj etme sürelerini de ele aldığımız içeriğimizde aslında elektrikli araçların nasıl çalıştığına ve şarj detaylarına da bakacağız.
Tabii ki bu süreler gelecekte elbet değişecektir ama şimdi engel ne?
En hızlı şarj olan elektrikli araçlarla başlayalım.
Hızla gelişen şarj teknolojisinde artık 20-30 dakikada elektrikli araçları yüzde 80 şarj etmek mümkün. Neden yüzde 80 olduğunun ve bunu şarj süresini nasıl etkilediğine de birazdan değineceğiz.
Konumuza dönelim. Hız konusunda şu an öne çıkan modellerden biri Lucid Air. 322 km menzil için 12 dakika şarj süresi sunuluyor. Yine Tesla’nın Model S Plaid versiyonunda da 322 km menzil için 15 dakika yeterli oluyor.
Tabii ki bunlar, elektrikli araçların daha pratik hâle gelmesinde güzel detaylar. Ancak neden daha da kısa değil?
Stres yüklemesi yapmayalım.
Mevcut batarya teknolojisi hâlâ sınırlı. EV’lerde enerjiyi depolamak için genellikle lityum-iyon bataryaları kullanıyor ve bunlar da enerji yoğunlukları ve uzun ömürlü olması nedeniyle tercih ediliyor.
Hızlı şarj edilme sırasında yüksek miktarda enerji bataryaya yükleniyor ve bu da iç yapısına zarar verebiliyor. Oluşan stres de batarya ömrünü kısaltmakla kalmıyor aşırı ışınma ve hatta yangın gibi tehlikeleri de ortaya çıkarıyor.
Dolayısıyla da batarya üreticileri ve otomobil üreticileri, bataryaların uzun ömürlü ve güvenli olmasını sağlamak için şarj hızını sınırlıyor.
Yüzde 80 detayına gelelim.
Genellikle EV’ler 0’dan 80’e hızlıca şarj olabiliyor ancak 80’den 100’e çıkması daha uzun sürüyor bu da toplam süreyi hâliyle etkiliyor.
Ancak burada başka bir detay da var birçok üretici, araçların sürekli olarak yüzde 80’in üzerinde şarj etmeyi önermiyor. Bu yüzden de yüzde 80’de ne kadar şarj olduğuna bakmak bazı durumlarda daha mantıklı.
Batarya kapasitesi ise önemli faktörlerden biri.
Aracınızın bataryası neyse ancak o kadar seviyede hızlı şarj edebiliyorsunuz. Bu da aslında şu demek, diyelim ki aracınızın maksimum şarj hızı 7 kW ise ise siz aracınızı 22 kW’lık bir şarj noktasında hızlı şarj edemezsiniz.
Ayrıca batarya kapasitesi ne kadar büyükse şarj olma süresi de o kadar uzun oluyor.
Bir diğer engel, mevcut şarj altyapısının sınırlı olması.
İstasyonlarda şarj cihazları ayrı olsa bile aynı güç kaynağını paylaşabiliyorlar. Bu da her şarj cihazının çıkış değerlerini azaltması demek. Hızlı şarj cihazlarında daha çok görülen bu durumda neredeyse güç çıkışı yarıya iniyor.
Bir de hızlı şarj istasyonlarının yüksek miktarda elektrik gücü gerektirmesi mevcut elektrik şebekelerine de yük bindirebiliyor.
Üstüne standart şarj istasyonlarına göre daha da maliyetli olduğu düşünüldüğünde her yerde olması mümkün olmuyor. Hızlı şarj etmek isteyenler bir yerde toplanıyor ve herkesin süresi daha da azalıyor.
Pillerin ömrü de son olarak karşımızda.
15 yıla yakın kullanım ömürleri olsa da piller yaşlanıyor, kapasitelerinin bir kısmı gidiyor. Yaşlanın pillerin de direnci arttığı için kabul edecekleri gücü azalıyor ve şarj hızı yavaşlıyor.
Mevsimsel değişikliklerin şarj süresinde etkili olduğunun yanı sıra bir de ev veya istasyonların da bu süreye katkısı olduğunu düşünürsek aslında önünde epey madde var.
Ancak katı hâl bataryalar ve daha verimli enerji yönetim sistemleri gibi yenilikler, şarj sürelerini de kısaltabilir. Çalışmalar da şarj süresini azaltma noktasında hızla devam ediyor.
Bakalım seneye hangi dakikayı konuşuyor olacağız!