Egzozundan alev çıkaran arabaları, genellikle yarış pistlerinde veya çeşitli film ve dizilerde görürüz. Aniden harlayan bu ateş, gürültülü ve bazen korkutucu olsa da epey coşkulu ve havalı değil mi?
Araba egzozundan birdenbire çıkan bu alevler, aynı zamanda after fire olarak da bilinir ve elbette her otomobil, bu ateşi püskürtmeye elverişli değildir. Yine bu olayın zannettiğiniz kadar basit olmadığını da baştan söyleyelim.
Peki, arabaların egzozlarından alev püskürmesinin arkasında nasıl bir sistem var?
Aslında bu alevlerin temelinde, ateşlenmeye müsait bir motorda buharlaşan yakıt ve oksijenin birbiriyle karışımı vardır.
Kontrol altında tutulabilen bu patlamalar, motorun ve tekerleklerin dönmesine sebep olur. Fakat bazı zamanlar, bu yakıtın tamamı yanmaz. Eğer yakıt, sıcak egzoz borularına girip dışarıdaki oksijenle buluşmayı başarabilirse, işte o zaman egzoz borusundan çıktığında büyük bir ateşle tutuşur.
Elbette bu durum, günlük hayatta kullanılan tipik bir otomobilde gerçekleşmez. Bu araçların motorları daha küçük olduğundan, çalışması gereken yakıt miktarı çok daha azdır.
Bunun yanı sıra binek araçlarda, yakıtın egzoz borusuna ulaşmadan önce geçmesini sağlayan kapsamlı bir egzoz sistemi vardır.
Katalitik konvertör
Yine bu araçların egzozlarında katalitik konvertörler de bulunur. Bu konvertörler ise daha temiz emisyonlar sağlamayı amaçlar ve örneğin, aşırı miktarda yakıt buharı gibi kirletici maddeleri temizler.
Fakat söz konusu 12 silindirli motora sahip bir Lamborghini ise ve bu aracın 760 beygir gücü değerinde yanma gazı yaydığı düşünüldüğünde, onun çok sıcak bir egzoza ihtiyacı olduğu sonucu çıkar. Kısaca katalitik konvertörünün, ekstra yakıt sayesinde alev almadan aktif olması mümkün değildir.
Ayrıca bu alev patlamalarını, bir nebze daha küçük turboşarjlı ve bilhassa gecikme önleyici sistemlere sahip motorlarda da görmek mümkün olur.
Anti-lag
Turboşarjların, motora basınçlı hava emerek ekstra güç sağlaması ise yarış ve tuner arabalarında bulunan anti-lag sayesindedir. Bu parçanın işleyiş temelinde de motora basınçlı hava emmesi vardır.
Ateşin oksijensiz var olamayacağı hepimizin malumu. Bu durum, daha iyi bir yanma ve daha güçlü bir motoru beraberinde getirir. Öte yandan turboşarjlar, arabaların egzoz gazları tarafından çalıştırılır ve bu gazlar, havayı çekmeye başlayan bir pervaneye bağlı türbini sarar.
Ayağınızı gazdan çektiğiniz an, egzoz gazları ve turboşarjlar durur. Ayağınızı tekrar gaza bastığınızda ise turbonun tekrar takviye moduna geçmesi için gereken ekstra süre gecikme olarak bilinir.
Araçlardaki gecikme önleme, motorun gecikmeli bir şekilde daha küçük bir ateşleme oluşturarak programlanmasını sağlar.
Geç gelen bir kıvılcım, yalnızca silindirlere daha fazla yakıt girmesini sağlamakla kalmaz aynı zamanda yanmanın, mümkün olabileceği kadar geç gerçekleşmesine de sebep olur. Bu yakıt karışımı da silindirin dışında tutuşmaya devam eder.
Ayrıca egzozun ısısı, türbinin sarılmasına sebep olur ve böylece aracın motoru, sürekli olarak güç alır. Böylece moturun dışındaki yanmadan kaynaklanan alevler, egzoz borusundan çıkar.
Egzoz alevlerine sebep olan bir diğer şey de iki kademeli devir sınırlayıcılar ya da bir diğer adıyla fırlatma kontrol sistemleridir.
Devir sınırlayıcılar, motorun kırmızı çizgisinin yakınında bulunur ve içten yanmalı bir motorun, iç parçalara zarar vermeden çalışmasını sağlamak için tasarlanmış maksimum motor hızıdır.
Temel olarak araçlar motorun patlamasını önlerken, hızlanmayı en üst düzeye çıkarmak için motorun dönme hızını sınırlayacak biçimde programlanır. Adeta bu sınırlayıcılar, kalkış için motora en iyi olduğunu düşündüğü devirde kalmasını söyler.
Bu durum, lastiklerin mümkün olduğunca kavrama sağlamasına, tekerleklerin patinajını en aza indirgemesine ve araç durduktan sonra tekrar kalkarken, yolda hızlanmasına olanak sağlar.
Tüm bunların yanı sıra ateş püskürten havalı bir arabaya sahip olmak isterseniz, iki kez düşünmenizde fayda var. Çünkü alev çıkaracak biçimde modifiye edilen araçların kamuya açık yerlerde kullanımı, genellikle çeşitli cezalarla sonuçlanabilir.